Gül, şerbet ve ölüm...

Bu yazıyı yazdığımda, dönüp tekrar yazacağımı bilemezdim.

Ölüm değişmeyen tek gerçeğimiz ama, ne zaman geleceğini bilmediğimiz bir gerçek.

Mis kokulu reçel gülleri kayınpederimin bahçesinden geldi bir akşam. Onun sevgili eşi, canı, yoldaşı; benin çok sevdiğim ve saydığım dostum, bizim için ayırdığı güllerle eli kolu dolu geldi. O her zamanki gibi harika gül reçeli yapacaktı. Bana da şerbet yapmayı anlattı. 

Ertesi gün güllerin baş döndüren rayihasını içime çeke çeke, onları kestim, ayıkladım, yıkadım, şekerle ovdum, suyla, limonla birleştirdim ve dolaba koyup, bir gün boyunca tüm kokuların, tatların, moleküllerin birbirine geçmesini bekledim. O dalındaki gül öldü, yepyeni bir şeye dönüştü. Mis gibi, tam tadında tatlı, pespembe bir şerbete...

Gül şerbeti

Gül şerbeti

Kayınpederim kış ortasından beri hastanedeydi. Uykudaydı bir nevi. Baharla birlikte, açan baharları, mor salkımları, gülleri taşıdık. Burnuna sürttük hatta. Büzdü ağzını, oynattı burnunu. Koku hafızaya en güçlü yer edenlerden çünkü.

Bir umut oluyor insanda, içten bilse de geri dönüşün zor olduğunu. Biz de biliyorduk belki bir daha göremeyeceğini baharları, mor salkımları, laleleri, gülleri... Ama bundan daha önemli olan, o yıllarca görmüştü. Farkındaydı, çok severek, çok değer vererek, ektiği her ağacın, her bitkinin, her çiçeğin. Yaşadı onları.

rose_sherbet-6.jpg

Ölümün sonumuz olduğuna inanmam. Bu dünya için seçtiğimiz bedende sürdürdüğümüz yolculuğun sonudur benim için. Ölen için evrilme, dönüşme, kalan için ise ayrılık demek ölüm. Ayrılma, kopma, bir daha sahip olamama, görememe, dokunamama. Dirensek de kaçınılmaz, kahredici bir güçle sarsan kesin ayrılığın verdiği acı. Rahimden ayrılırız dönmemecesine, memeden koparız, ağlarız çaresizce onu kaybettiğimiz için. Hayat böyle ayrılıklarla, kopuşlarla döner, geçer, bizdeki biz oluşurken. 

Çok zarif bir insandı kayınpederim. Sevgisini, bilgisini, deneyimini zarafetle sunardı. Evin küçükleri, torunları, onları zarafetle, saygıyla seven bir dede tanıdılar, bildiler. O da, birbirinden farklı şahsiyette, bambaşka enerjilerle dolu dört farklı, küçük insan tanıdı. Birbirlerinin kaplarına bir sürü şey akıttılar. Yaşananlar, tortulanacak olsa da her dem baki...

Evet, aslen bir şerbet yazısıydı bu. O da öldü, buna dönüştü.

rose_sherbet-14.jpg

Malzemeler:

  • 250gr kadar reçel gülü
  • 1 bardak şeker
  • 4,5 bardak su
  • 1/2 limon suyu

Yapılışı:

  1. Gülleri yaprak kısımları avuç içinize dönük olacak çekilde parmaklarınızla sapından koptuğu yeri sıkıştırın. Bir makasla beyaz yerleri gidecek şekilde kesin. Böyle kesmek, tek tek kesmekten çok daha pratik.
  2. Yaprakları güzelce yıkayın, süzülsünler.
  3. Derince bir kaba alın gülleri. Üzerine şekeri dökün. 10-15 dakika kadar güller iyice yumuşayana, şeker eriyene kadar elinizle ovun.
  4. Üzerine 4-5 bardak su (gülü yıkadığınızda da su kalıyor, o nedenle 5 değil 4,5:) ve yarım limonun suyunu koyun. Karıştırın.
  5. Ağzı kapalı bir şekilde buzdolabına koyup bir gün bekletin.
  6. Ertesi gün, ince bir tel süzgeçten kaşıkla bastırarak süzün. Kalan gülleri elinizle sıkın.
  7. Saklayacağınız bir şişe, sürahi vb'ye alın. 
Reçel gülleri

Reçel gülleri

Olur da yaparsanız; hem yaparken, hem içerken aldığınız keyif eminim ona da ulaşacaktır. Tüm evrende aslen her şeyin birbirine sıkı sıkıya bağlı, bağlantılı olması vesilesiyle... 

rose_sherbet-40.jpg
rose_sherbet-50.jpg
rose_sherbet-20.jpg

Humus

Nohut, tahin (bence esas oğlan), zeytinyağ ve limonun meşkinden doğan humus tipinden çok çaktırmasa da çok oturaklı şahane bir lezzet. İster pidenin ucunu batırın, ister kereviz sapını ya da parmağınızı... Dokunduğu her şeye boyut atlatıyor. Bu girizgahtan kendidini çok sevdiğim anlaşılmıştır sanırım. 

Arapça'da nohut anlamına gelen "hummus"tan geliyormuş adı. Orjinal tarifin taliplisi ise çok. Antik çağlarda bir nohut deposu olan Mısır, humus bizdendir derken, Lübnan, onların olduğu konusunda çok net. İsrail ise damarlarımızı kesseniz humus akar tadında. Yunanistan da "yanlış biliyorsunuz, bizim o" diyor. Bizde ise Antakya, Tarsus, İskenderun arasında tatlı bir çekişme var anladığım. 

Vegan mutfağının dünyada yükselişiyle de humus şu aralar hiç olmadığı kadar revaçta. Yaratıcı denemelere de açık. Bir keresinde fırında pancarlı yaptım ve çok sevdim. Bir keresinde de kişnişli, avokadolu ve ballı. O da çok cazibeli olmuştu. 

Şimdi yaptığım işe bahar pikniği için klasik humus. Bazı tariflerde kimyon da var ve bence çok da yakışıyor ama ben bu sefer koymadım. 

humus 

humus 

Malzemeler:

  • 400 gr haşlanmış/konserve nohut (süzülmüş) 
  • 5-6 diş sarımsak (kabuğuyla) - fırınlanmış; normal sarımsak kullanacaksanız 2 diş
  • 6 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
  • 8 yemek kaşığı tahin
  • 1 limonun suyu
  • çay kaşığının ucuyla tuz (aşağıdaki püf noktalarını okuyun)
  • son dokunuşlar için: zeytinyağı, bir küçük avuç nohut, isot, pul biber, kuru nane, taze nane, kabak çekirdeği içi, vb)

Hazırlanışı:

  1. Fırını 200°C'ye ısıtın.
  2. Sarımsakları içi yağlı kağıtlı, alüminyum folyoya koyup, üzerinde biraz zeytinyağı gezdirip kapatın.
  3. Sarımsaklı folyoyu fırına atıp 40dk yumuşayana kadar pişirin.
  4. Bir kapta tahin, limonun suyu, zeytinyağı ve tuzu iyice karıştırın.
  5. Nohutları süzün. Süzdükten sonra tahinli karışıma ekleyin.
  6. Kabuklarından ayırdığınız sarımsakları ekleyin.
  7. Her şeyi blendırla iyice karıştırın.
  8. Kıvamın kararı sizin. Elde ettiğinizden daha kremamsı bir humus istiyorsanız az az su ekleyerek istediğiniz kıvamı yakalayabilirsiniz. 
  9. Servis tabağına alınca (ki en zevkli yanı bu bence), kaşıkla üzerine hafif dalgalar verin. Oluşan dalgaların çukur kısımlarına zeytinyağı gezdirin. Sonra kabak çekirdeği, kuru nane, isot, pul biber, taze nane vb gibi sevdiğiniz baharat ve tohumlarla süsleyin.

Püf noktaları:

  • Kabuğuyşa fırınlanmış sarımsağın acılığı, keskinliği gidiyor, yerine çok daha aromatik ve hafif bir lezzet geliyor. Tavsiye ederim. Pratik gününüzdeyseniz 2 diş dövülmüş sarımsak yeterli. Az gelirse ekleyebilirsiniz.
  • Bazı tariflerde, humusu sulandırmak için kendi suyunun konması önerilir. Konserve nohuttan yaptıysanız dikkat edin, suyu tuzlu olabilir. O zaman ayrıca tuz eklemeyin. Kendiniz haşladıysanız ve suyuna tuz koyduysanız da aynı şey. 

Afiyet olsun!

humus-4.jpg

Taze kişnis pestolu söğüş tavuk

Önceki akşam pişmiş fırın tavuktan kalanlar dolaptan bana bakıyordu. Tekrar ısıtıp yemek hiç cazip gelmedi. İsraf söz konusu olamazdı. Hadi bir şeyler düşün, bulursun sen dediler. Aklıma birden Çerkez tavuğu geldi. Onu yapacak halim ve tecrübem yoktu ama ilham için yeterli oldu. 

Pazarda bulunur olduğundan beri evden eksik etmediğim taze kişniş (cilantro), yine pazardan alınmış reyhan, taze sarımsak dolaptan çıktılar. 

Sonra neler oldu derseniz, önce malzemelere bakalım. 

Taze kişnişli söğüş tavuk

Taze kişnişli söğüş tavuk

  • Akşamdan kalan fırın tavuk parçaları (sıfırdan yapmak isterseniz 3 göğüs kullanmanızı tavsiye ederim)
  • Bolca taze kişniş (en az yarım demet ya da daha fazla da olur. Kişnişe olan aşkınızla da alakalı biraz:)  ve bir avuç reyhan - Evdeki başka yeşilliklerle de olur, ıspanak, kuzu kulağı, fesleğen vb gibi...
  • 1-2 diş sarımsak
  • Bir avuç ceviz - dolmalık fıstık da olur
  • Bir küçük avuç kabak çekirdeğinin içi - yoksa dert değil
  • 1 çk acı biber reçeli (hiç duymadım ya da yok derseniz, onun yerine 1 çk bal ve 1/2 çk acı kırmızı biber de olur)
  • 1/2 limon suyu
  • 3/d çk tuz
  • En son üzerinde gezdirmek için biraz zeytinyağ

Yapılışı:

  1. Akşamdan kalan veya fırınladığınız veya haşladığınız tavukları didikleyin (bu lafa çok gülüyorum nedense:)
  2. Zeytinyağ hariç, tüm malzemeleri (yeşilliklerden ve kabak çekirdeklerinden üzerine serpmek için biraz ayırın) rondoda veya el blendırıyla iyice birbirine geçirin
  3. Pesto kıvamına gelen sosu, didiklediğiniz tavukların üzerine döküp iyice karıştırın.
  4. Servis edeceğiniz tabağa/kaseye alın.
  5. Üzerinde biraz zeytinyağı gezdirin. Ayırıp ince ince doğradığınız sebzeleri ve kabak çekirdeklerini serpin.

Süper pratik, çok leziz. Afiyet olsun o zaman:)

LEFTOVER_CHICKEN_CILANTRO-5.jpg

Frambuazlı, limon kremalı (lemon curd) crumble

Frambuaz ve limon... Yaza dair notalar... Ferah ve tatlı... Adına da crumble diyorum ama tam da değil. Bu hamur daha sakızlı gibi oluyor. Çok güzel gerçekten. 

Geçenlerde lügat (internet:) karıştırırken limonun asidinin frambuazın lezzetini daha iyi açığa çıkardığını okudum. Hmmm... Yine geçenlerde yaptığım rhubarblı çilekli crumble çok güzel olmuştu. Hmmm. O hamur ve frambuazı eşlesem. Ama içi de birazcık daha kremamsı olsa ve bunda da limonun rolü olsa?... İşte bu durumda resme lemon curd (limon kreması) devreye girdi. Nasıl girmesin:)

Haftasonu sevgili arkadaşlarımızın bahçesine yayılmaya giderken yapıp, yanımızda hediye olarak götürmeye karar verdim. 

Açıklıyorum. Beğenildi. Bayağı! :) Üzerine sade dondurma da koyduk. Anında bitti!

Frambuazlı crumble / crisp

Frambuazlı crumble / crisp

Nasılına gelirsek?

Malzemeler:

Crumble hamuru için:

  • 150gr tereyağı
  • 4 yk akçaağaç şurubu
  • 100ml süt
  • 120gr un (ben atalık tohumdan kavılca unu kullandım)
  • 2/3 kap (140 gr) şeker (ben hindistan cevizi şekeri kullandım)
  • 1 tk kabartma tozu
  • 1 + 1/4 kap yulaf
  • 1/2 çk deniz tuzu

Frambuazlı iç malzeme için:

  • Bir kutu dondurulmuş veya 300-350 gr taze frambuaz (ben dondurulmuşla yaptım)
  • 2 dolu dolu yk lemon curd (gurme marketlerde olabilir ya da ev yapımı, tarifi için tıklayın)
  • 1 limon kabuğu rendesi
  • 3 yk esmer şeker (yoksa beyaz) (ben hindistan cevizi şekeri kullandım)
  • 1 tk un
  • 1/4 çk çekme karabiber // 1-2 değirmen çevirmelik kadar (korkmadan koyun:)

Hazırlanışı:

  1. Orta boy bir sos tenceresine tereyağını, sütü, akçaağaç şurubunu koyup karıştırarak eritin. Sonra iyice soğuması için kenara alın.
  2. Un, şeker, tuz, kabartma tozu, yulaf, tüm kuru mazlemeleri büyükçe bir kapta karıştırın.
  3. Tereyağlı ıslak malzemeleri, kuru mazlemelerin üzerine boca edip karıştırın. Bulamaç gibi bir kıvamı olacak.
  4. Frambuazları cam bir kaba koyun. Üzerlerine limon kabuğunu, şeker, un ve lemon curd'ü koyup nazikçe harmanlayın. Tüm malzemeler birbirine geçsin ama frambuazlar ezilmesin. (evde biraz dondurulmuş böğürtlen vardı ben onları da içine ekledim)
  5. Bu arada fırını 175 dereceye ısıtın.
  6. Yuvarlak veya dörtgen bir tutta kabını tereyağ ile yağlayın.
  7. Frambuaz karışımını turta kabına dökün. Üzerine de bulamaç kıvamındaki crumble karışımını yayarak koyun.
  8. Fırına verin. 45-47 dakika arası pişirin. Gözünüze biraz daha kızarsa iyi olur gibi gelirse sonunda 1-2 dakika da fırının ızgarasını açabilirsiniz. 

Lemon curd (limon kreması)

İngilizler'in "lemon curd" dediği bizim limon kreması veya limonlu pasta kreması diyebileceğimiz bu kremayı çoook seviyorum. Sanırım turunçgillerin tatlı hallerine olan düşkünlüğümün de bunda payı var. Daha önce hiç denememiştim ama yapması aslında oldukça kolaymış. Sadece uzun bir karıştırma seansı var. O biraz sıkıcı olabilir ama sonuca değer. Bir kaç tarife bakıp, karıştırıp, kafama en yakın hale getirdim. Keklerle, pastalarla, tartlarla, kreplerle, kurabiyelerle vb kullanabilirsiniz. 2 hafta buzdolabında, 6 ay derin dondurucuda kalabiliyor. 

lemon curd

lemon curd

Nasıl yaptın derseniz...

Malzemeler:

  • 2 yumurta sarısı + 2 yumurta
  • 4 limonun (orta-büyük, küçükse 5 limon kullanın) rendelenmiş kabukları
  • Bu limonların suyu (yarım bardak veya yarım kap etmeli)
  • 120 gr şeker (şekeri az olsun derseniz 100 gr'a inebilirsiniz, daha tatlı zevenlerdenseniz 150 gr'a çıkabilirsiniz)
  • 100gr tereyağ, küp küp kesilmiş, derin dondurucuda soğutulmuş
  • 1 çitmik tuz

Yapılışı:

  1. Limonları iyice yıkadıktan sonra beyazlarını almadan sarı kabukları rendeleyin.
  2. Limonları sıkın.
  3. Küçük boy, altı kalın bir tencereye limon kabuklarını, suyunu, şekeri ve tuzu koyun.
  4. Ocağın en küçük gözünde, en kısık ateşte şeker eriyene kadar pişirin.
  5. Yumurtaların sarılarını beyazlarından ayırarak bir kaba koyun.
  6. Şeker eriyip karışım ısınınca, karışımdan bir kaşık bir kaşık yumurtalara ekleyerek, tercihen silikon bir çırpıcı yoksa normal çırpıcı veya çatalla çırpın. Yumurtaların aniden pişmesini önlemek için ısı dengeliyoruz burada. 5-6 kaşık, şekerli limonlu sudan ekleyerek işleme devam edin. 
  7. Yumurtaların ısısı dengelenince azar azar şekerli karışıma dökerek karıştırmaya devam edin.
  8. Aynı şekilde düşük ısıda 15-20 dakika kadar karıştırarak pişirin.
  9. Yumurtalar pişerken küp küp kestiğiniz tereyağ derin dondurucuda sizi beklesin.
  10. Karışımı ateşten alın.
  11. 15-20dk sonra tereyağını çıkartın tek tek küpleri karışıma atarak, karışım içinde eritin.
  12. Tüm tereyağı ekleyip, erittikten sonra cam bir kasenin üzerine ince tel süzgeci koyun. Karışımı tel süzgeçten süzün.
  13. Elde ettiğiniz süzülmüş kremayı mikserle düşük devirde soğuyana kadar çırpın.
  14. Soğuduktan sonra temiz bir kavanoza alıp dolaba kaldırabilirsiniz.