Çocukluk evimizde hafızamıza demir atmış tat ve kokular vardır. Hiçbir kuvvet o tadı, o kokuyu ne silebilir, ne de bastırabilir. Annenin elinden çıkandır çünkü. Temeldir o. “En”dir o.

Annemin tüm yemeklerinin yanında börekleri de böyledir benim için. Eminim hepiniz için… Bizim çocuklarımızda da böyle kuvvetli bir tat koku hafızası olacak mı acaba? Biraz şüphem var gibi. Çünkü şimdi seçenek o kadar çok ki. Bir de bizim zamanımıza kıyasla okulda ve dışarıda yeme sıklığı da cabası…

Anneannem ıspanaklı böreği hamur açarak yapardı. O tabi ayrı bi dünya. O nirvana. Kıyır kıyır. Ama bu da çıtır çıtır ve yumuş yumuş:) Hazır yufkadan, tavada, hemencecik mutlu eden ve doyurandan.

Gelelim tarife… anne usulü olacak biraz ölçüler:)

Malzemeler:

3 yufka
2 yumurta
1/2 kg ıspanak
2ğ0 gr kadar taze kaşar
200 gr kadar beyaz peynir
3 tahta kaşık zeytinyağı
Yarım bardak süt
Yarım bardak soda
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 küçük avuç çörek otu
tuz&karabiber

Hazırlanışı:

Ispanakları yıkayıp, süzüp ince ince doğrayıp birazcık tuzla ovalayın, kedini bıraksın biraz.
Taze kaşarı rendeleyin, beyaz peyniri çatalla ezin. Ispanakla karıştırın.
Tavayı hafifçe zeytinyağ ile yağlayın.
Yumurta, süt, soda , kabartma tozu ve yağı bir kapta güzelce karıştırın.
1 yufkayı tavanın üzerine açık şekilde koyun. Tabanı tavaya otursun, kenarları sarksın.
1 yufkayı elinizle parçalara ayırıp ilk yufkanın üzerine yayın. Yumurtalı karışımla biraz ıslatın.
Sonra üzerine ıspanak harcının ilk katını koyun.
1 yufkayı daha üzerine parçalayıp koyun. Yine yumurtalı karışımla ıslatın.
2. kat ıspanaklı harcı koyun. üzerine karabiber biraz tuz serpin.
Sarkan yufkaları ortaya doğru katlayarak böreği kapatın. Üzerine kalan yumurtalı karışımdan güzelce sürün. En son çörek otu serpin.
Orta ateşte ocağın üzerine alın. Altını spatulayla kaldırıp kontrol edin, güzelce kızardığında bir tabağa alın. Tavayı tekrar biraz yağlayın. Böreği ters çevirip tavaya geri koyun. Bu yüzü de kızarınca oldu bu iş.

Afiyet olsun!

Düşünüyorum ara ara, nedir beni yemeğe bu kadar çeken diye. Bilmiyorum tam ama oldum bittim onu bunu karıştırmayı sevdim ben. Konu yemek olunca; denemeyi, keşfetmeyi... Uydurmayı hatta. Yemek yapmayı iyi bilen biri denemez bana. Sürekli öğrenen ve öğrendiklerini karıştırarak kendine küçük maceralar yaratan biri diyebiliriz belki. Füzyon değil sonuçta:) En sevdiğim şeylerden biri hangi malzeme, hangi baharat, hangi sebze nelerle iyi gider, birbirinin tadını güçlendirir, aromasını şahlandırır, sürpriz etkiler yaratır onları araştırmak. Oyun gibi. Hep bingo mu? Tabi ki hayır ama hepsinde sonuç harika olmasa da süreç çok zevkli.

Bazen bir baharata takıyorum. Bu sefer adaçayına takıldım bir süredir. Bahçede çok görkemli bir adaçayı çalımız vardı. Malesef zarar görmüş, ölmek üzere. Son yapraklarını tereyağı ile hayaldeydim. Gittim topladım ve vedalaştım.

Evde hindi but vardı. Taze adaçaylı, limonlu tereyağ ile bulamak biraz baharı getirebilirdi hindiye. Sonra yeşil erikler vardı. Meyve ve etin birleşimine bayılıyorum ben. Eriğin hafif ekşisi limona hoşça arkadaşlık edebilirdi. Sarımsak da çok yakışır adaçayına. Sarımsak olabilir derken pastırma geldi aklıma. Hindinin hafif baygın tadına heyecan katabilirdi. Bir nevi bacon veya pancetta ikamesi olarak...

Böylece koyuldum işe.

Malzemeler:

Bir avuç taze adaçayı yaprağı (yoksa kuru da olur, küçük bir avuç)
1 yk tereyağ (çok tepeleme değil)
1 yk zeytinyağ
2 yk limon
1 hindi butu (kalabalıksanız 2 adet gerekebilir)
8-10 tane yeşil erik
3-4 adet taze biberiye
10 dilim kadar pastırma (ben çemenli kullandım, daha kuvvetli bir tat için, isteyen çemensiz de kullanabilir. Zevkler ve renkler...)
Tuz, biber

Yapılışı:

Tereyağını küçük bir tavada, kısık ateşte eritmeye başlayın. Erirken doğradığınız ya da elinizle kopardığınız adaçaylarını içine atın, karıştırın.
Zeytinyağını ekleyin karıştırın.
Limon suyunu ekleyin, altını kapatın karıştırın.
Butun her tarafını tuzlayıp, biberleyin. Sonra yağ karışımına bulayın.
Bir fırın tepsisi ve ya kabına yağlı kağıdı serin.
Butun altına gelecek şekilde sığdığı kadar yan yana pastırma dilimlerini dizin.
Butun derilerini dikkatlice etinden ayırarak açtığınız keselere pastırmaları yerleştirin.
Erikleri ekleyin. Biberiyeleri yerleştirin.
Önceden 200 dereceye ısıttığınız fırına koyun. 15 dakika pişirin.
Fırının derecesini 180'e düşürün. 1 saat 15 dakika daha pişirin.
Fırından çıkardıktan sonra üzerini içi yağlı kağıtlı alüminyum folyoyla örtüp bir 10-15 dakika kadar dinlendirin. Et kendini biraz bıraksın.

İşte sofrada etrafında toplanmanın, paylaşmanın son derece keyifli olacağı bir tabak. Augustinus, "Bellek bir anlamda ruhun midesidir, tatlı bir yiyecek neşeyi, ekşi bir yiyecek hüznü anımsatır" demiş. Acaba bu tabak belleklerde nasıl bir tat bırakacak?

Afiyet olsun:)

Annemin kolay, ıspanaklı tava böreği

Adaçaylı tereyağında pastırmalı, yeşil erikli hindi but